İşlenmemiş suçlara dönüşür
Tam da bu kar aydınlığında
Camların gerçeğini
Perdeler anlamaz

Akşama karla dolan beyazlık
Bilir
Sokak lambalarının eskiyen gerçeğini
İnce serzeniş
Düştüğü yere sorular bırakır
Yaşama katlanmanın ağırlığı
Uzun kışlar getirir
Kar
Kireç beyazıyla akraba sanır kendini
Usulca titrer pencere önündeki çiçek
Susar bardakta bekleyen su
Ev daralır
Odalarda uzun kalır ıssızlık
Aralasam camları biraz
Boşlukta gözlerin
Konuşsan
Sözün ötesine dolar zaman

Canımın içinde dönüp duran hayal
Havadaki beyaz telaşa karışır
Konuşmamanın derin gücü
Eritir anlamı dudaklarımda
Karın sessizliği
Kırılır içimde
Henüz tamamlanmamış uzaklık
Yürür sokaklara
İşlenmemiş suçlara dönüşür
Tam da bu kar aydınlığında
Camların gerçeğini
Perdeler anlamaz
Dilinde konuşulmayı beklesem biraz
Sonsuzluğa bir lapa
Hangi sesle ayrılır bedeninden
Suyun yalnızlığı
Alnımdan dökülen hali midir

Doğmamış fırtınalar nasıl tanımlanır
Perişan gökyüzünün ortasında
Uğultuların çaresizliği
Doldukça boşluklara
Aklım nereye düşer
Yerinde duramayan söz ile
Gitmeyi anlatır yazılmamış kağıtlar
Şu beyazlığı biraz aralasam
Karla birlikte dökülürüm
Kalemlerin açtığı yaraya
Kırılan hayatların içinde saklanan tarihe
Acelem var
Patikalar kapanmıştır şimdi
Kuşların göğsünde taşıdığı sızıya bakacağım
Dönülmez bir gerçeğe bağlandım
O dağın yüksek yalnızlığına
İyiliği yeniden anlatacağım

Haydar Ünal
Latest posts by Haydar Ünal (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir